Meldâ Kaptana Sanat Galerisi
Bir Dönemin
Resmi
Sanatı insanla
buluşturan mekânlardır sanat galerileri; sanat yapıtının,
sanatçısıyla birlikte, hünerini sunduğu, sergilediği, bir nevi
görücüye çıktığı mekanlar... Sanatçı ve yapıtının
kendini tanıttığı ortamlar...
Ülkemizde
resim yapıtlarının sergilenişi 1880’lere değin uzanıyor.
Güzel Sanatlar Akademisi’nin açıldığı bu yıllarda,
İstanbul’a gelen pek çok yabancı ressamın, yapıtlarını
Beyoğlu ve Tepebaşı’nda sergilediği ve kimi zaman onlara Türk
ressamların da katılmış olduğunu biliyoruz. Dönemin Avrupa
sanatının bakış açısını yansıtan bu sergiler düzenli
olamıyor ancak, bunun için 1900’leri beklemek gerekiyor. 1916’dan
itibaren, Osmanlı Ressamlar Cemiyeti’nin himayesinde, her yıl
tekrarlanmak suretiyle gerçekleştirilen Galatasaray Sergileri,
Türkiye’deki ilk düzenli sergiler. Galatasaray Sergileri’nin
1914 Kuşağı olarak adlandırılan İbrahim Çallı, Hikmet Onat ve
Feyhaman Duran gibi usta fırçaların üzerinde olumlu etkileri var.
70’lerde, Türk
resminde ellili yıllarda başlayan üslup çoğulculuğunu topluma
yansıtma çabasında ciddi bir rol üstlenen Meldâ Kaptana Sanat
Galerisi, o dönemin sanatı ve sanatçısına verdiği destek
açısından Galatasaray Sergileriyle karşılaştırılabilir.
Ellilere kadar devam eden Galatasaray Sergileri, Erken Cumhuriyet
Dönemi ustalarının toplumla buluşmasında ne denli destekleyici
bir güce sahipse, aynı güç Meldâ Kaptana Sanat Galerisi için de
geçerli. Modern yaklaşımlara eskisinden daha yakın olunan bir
dönemde, bireysel tarzların ön planda olduğu pek çok sanat
yapıtını, karma sergiler aracılığıyla sanatseverlerin
dikkatine sunan Meldâ Kaptana, hem sanatseverlere aynı anda çok
sayıda sanat yapıtını gösterebilmiş hem de sanatçılara fırsat
eşitliği sağlamıştı. Zeynep Oral, 19 Şubat 1971 tarihli
yazısında son derece haklıdır: “Yeni Galeri Modern Müze
İşlevini Görecek”.
“Yeni
Galeri”, düzenlediği karma sergilerle gerçekten de modern müze
işlevini görmüş, faaliyette bulunduğu yedi yıl boyunca dönem
sanatının adeta bir panoraması niteliğinde olmuştur. Adalet
Cimcoz’un ilk özel galeri olarak kabul edilen Maya Sanat
Galerisi’nden sonra, özel resim galerileri pek fazla değildi o
yıllarda; sanatı böylesine destekleyen nitelikli bir resim
galerisine büyük ölçüde ihtiyaç vardı. Mübin Orhon’dan
Berna Türemen’e, Can Göknil’e pek çok değerli ressam ilk
sergilerini Meldâ Kaptana Sanat Galerisi’nde açtılar. Özellikle
Bedri Rahmi Eyüboğlu Sergisi, rekor sayıda satılan resimlerle, o
dönemde büyük yankı uyandırmıştı. “Ben Bir Bizans
Bahçesinde Büyüdüm” isimli anı kitabında “Serginin
açılışı çok görkemli oldu. Galeri dolup taştı. Ve ilk günde
inanılmaz bir satış rekoru kırıldı. Epeyce yüksek bir fiyat
koyduğumuz eski tarihli resimleri hemen satıldı. O dönemlere ait
resimlerden isteyenler için Reis, atölyeden bir iki resim daha
almamıza izin verdi. Galeride ilk kez böyle yüksek fiyata bir
resim satılmıştı” diye
anlatıyor
Meldâ Kaptana, bu sergiyi.
Türk halkının o yıllarda resmi bir kültür ve
yatırım aracı olarak görmeye başladığının kanıtıdır bu.
Sergiler amacına ulaşmış, halk yeni bir sanat bilinciyle
şekillenmeye başlamıştı. Sanatsal birikimin, sanatçılarla
üniversite yıllarına dayanan dostlukların, arkadaşlıkların
ürünüydü bu sergiler; örneğin Mübin Orhon, Kaptana’nın
Paris’teki öğrencilik yıllarında tanıştığı
arkadaşlarındandı. Ressamların yeteneğini, geçirdiği bütün
resim evreleriyle birlikte yakından bilmek, o ressamların sergi
konseptlerini bir başka bilinçle kurmasını sağlıyordu Meldâ
Kaptana’nın.
Muhsin Ertuğrul’un isim babalığını yaptığı
Galeri, açılış kokteylinde, Eren Eyüboğlu’nun sözlerini
doğrularcasına, Nişantaşı’ndaki resim etkinliğinin
başlatıcısı olmuştur. Çoğu resim galerisi, kapılarını
sanatçılara ve sanatseverlere açtılar ardından.
Türk sanat tarihinde hatırı sayılır bir konumdadır
Meldâ Kaptana Sanat Galerisi, dönemin sanat hayatına tanıklık
etmek amacıyla, kurucusu tarafından kaleme alınmakta şimdi. Meldâ
Kaptana’nın, galeride sergi açan, galeri hakkında fikir sahibi
olan sanatçıların ve şahısların anılarını, o dönemin
belgeleriyle birlikte bir araya getirme çabasında olan çalışması,
sanatsal belleğimizin tarihsel bir belgesi niteliğinde olacak.
Ayça
Güzel
Artist
Dergisi
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder