26 Nisan 2013 Cuma

Meldâ Kaptana Sanat Galerisi

Bir Dönemin Resmi

Sanatı insanla buluşturan mekânlardır sanat galerileri; sanat yapıtının, sanatçısıyla birlikte, hünerini sunduğu, sergilediği, bir nevi görücüye çıktığı mekanlar... Sanatçı ve yapıtının kendini tanıttığı ortamlar...

Ülkemizde resim yapıtlarının sergilenişi 1880’lere değin uzanıyor. Güzel Sanatlar Akademisi’nin açıldığı bu yıllarda, İstanbul’a gelen pek çok yabancı ressamın, yapıtlarını Beyoğlu ve Tepebaşı’nda sergilediği ve kimi zaman onlara Türk ressamların da katılmış olduğunu biliyoruz. Dönemin Avrupa sanatının bakış açısını yansıtan bu sergiler düzenli olamıyor ancak, bunun için 1900’leri beklemek gerekiyor. 1916’dan itibaren, Osmanlı Ressamlar Cemiyeti’nin himayesinde, her yıl tekrarlanmak suretiyle gerçekleştirilen Galatasaray Sergileri, Türkiye’deki ilk düzenli sergiler. Galatasaray Sergileri’nin 1914 Kuşağı olarak adlandırılan İbrahim Çallı, Hikmet Onat ve Feyhaman Duran gibi usta fırçaların üzerinde olumlu etkileri var.  

70’lerde, Türk resminde ellili yıllarda başlayan üslup çoğulculuğunu topluma yansıtma çabasında ciddi bir rol üstlenen Meldâ Kaptana Sanat Galerisi, o dönemin sanatı ve sanatçısına verdiği destek açısından Galatasaray Sergileriyle karşılaştırılabilir. Ellilere kadar devam eden Galatasaray Sergileri, Erken Cumhuriyet Dönemi ustalarının toplumla buluşmasında ne denli destekleyici bir güce sahipse, aynı güç Meldâ Kaptana Sanat Galerisi için de geçerli. Modern yaklaşımlara eskisinden daha yakın olunan bir dönemde, bireysel tarzların ön planda olduğu pek çok sanat yapıtını, karma sergiler aracılığıyla sanatseverlerin dikkatine sunan Meldâ Kaptana, hem sanatseverlere aynı anda çok sayıda sanat yapıtını gösterebilmiş hem de sanatçılara fırsat eşitliği sağlamıştı. Zeynep Oral, 19 Şubat 1971 tarihli yazısında son derece haklıdır: “Yeni Galeri Modern Müze İşlevini Görecek”.

Yeni Galeri”, düzenlediği karma sergilerle gerçekten de modern müze işlevini görmüş, faaliyette bulunduğu yedi yıl boyunca dönem sanatının adeta bir panoraması niteliğinde olmuştur. Adalet Cimcoz’un ilk özel galeri olarak kabul edilen Maya Sanat Galerisi’nden sonra, özel resim galerileri pek fazla değildi o yıllarda; sanatı böylesine destekleyen nitelikli bir resim galerisine büyük ölçüde ihtiyaç vardı. Mübin Orhon’dan Berna Türemen’e, Can Göknil’e pek çok değerli ressam ilk sergilerini Meldâ Kaptana Sanat Galerisi’nde açtılar. Özellikle Bedri Rahmi Eyüboğlu Sergisi, rekor sayıda satılan resimlerle, o dönemde büyük yankı uyandırmıştı. “Ben Bir Bizans Bahçesinde Büyüdüm” isimli anı kitabında “Serginin açılışı çok görkemli oldu. Galeri dolup taştı. Ve ilk günde inanılmaz bir satış rekoru kırıldı. Epeyce yüksek bir fiyat koyduğumuz eski tarihli resimleri hemen satıldı. O dönemlere ait resimlerden isteyenler için Reis, atölyeden bir iki resim daha almamıza izin verdi. Galeride ilk kez böyle yüksek fiyata bir resim satılmıştı” diye anlatıyor Meldâ Kaptana, bu sergiyi.

Türk halkının o yıllarda resmi bir kültür ve yatırım aracı olarak görmeye başladığının kanıtıdır bu. Sergiler amacına ulaşmış, halk yeni bir sanat bilinciyle şekillenmeye başlamıştı. Sanatsal birikimin, sanatçılarla üniversite yıllarına dayanan dostlukların, arkadaşlıkların ürünüydü bu sergiler; örneğin Mübin Orhon, Kaptana’nın Paris’teki öğrencilik yıllarında tanıştığı arkadaşlarındandı. Ressamların yeteneğini, geçirdiği bütün resim evreleriyle birlikte yakından bilmek, o ressamların sergi konseptlerini bir başka bilinçle kurmasını sağlıyordu Meldâ Kaptana’nın.

Muhsin Ertuğrul’un isim babalığını yaptığı Galeri, açılış kokteylinde, Eren Eyüboğlu’nun sözlerini doğrularcasına, Nişantaşı’ndaki resim etkinliğinin başlatıcısı olmuştur. Çoğu resim galerisi, kapılarını sanatçılara ve sanatseverlere açtılar ardından.

Türk sanat tarihinde hatırı sayılır bir konumdadır Meldâ Kaptana Sanat Galerisi, dönemin sanat hayatına tanıklık etmek amacıyla, kurucusu tarafından kaleme alınmakta şimdi. Meldâ Kaptana’nın, galeride sergi açan, galeri hakkında fikir sahibi olan sanatçıların ve şahısların anılarını, o dönemin belgeleriyle birlikte bir araya getirme çabasında olan çalışması, sanatsal belleğimizin tarihsel bir belgesi niteliğinde olacak.


Ayça Güzel
Artist Dergisi

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder